Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sünnet

Resim
22 Aralık 2012 Cumartesi günü öğlen saatlerinde Kerem sünnet oldu.

Eğlence'de

Kocaman olduk, papyon bile taktık, Gökhan Amca ile Derya Teyze'nin düğününe de gittik oynadık :)

Bir garip sütten kesme hikayesi

Sütten kesme durumu benim için çok uzaktı henüz. Hiç acelem yoktu. Bir yandan emzirmek bazen bunaltıyordu ama bir yandan da hoşuma gidiyordu, güzel bir duyguydu. 2 yaşına kadar emmesi normal diyordum kendime, sınırı böyle çizmiştim kafamda. Gel gör ki 15 gün önce herşey değişti.

Takıldıklarımız

Hiç öğretmekle falan alakası yok. Bizimki gördüğü her topa saldırıyor. Ellerini uzatıp ıh ıh diye diretiyor. Biz de açıklamaya çalışıyoruz tabi, o başkasının bizim değil diyerek.

Küçük Bir Mola

Pişşt! Size günün sıkıntısını üzerinizden atmak ve mutlu olmak için bir yol göstereyim. 

Fayton

Dün işten eve giderken, arabada sürekli bu şarkı vardı dilimde. Çok güzel sözleri var. Ben bu kaseti (evet kaset!) aldığımda kaç yaşındaydım hatırlamıyorum. Sanıyorum 16-17 en fazla. O zamanlar kaset alıyordum ve aldığım kaseti de yüz bin defa dinlediğim için bütün şarkıları ezbere biliyordum. Şimdilerde yeni şarkılardan hiçbirini baştan sonra ezbere söyleyemem. Ezginin Günlüğü'nün bu kasetinin de -daha doğrusu albümünün- bende yeri ayrıdır. Hem tüm şarkılar hala ezberimde, hem de gerçekten çok güzel şarkılar var içinde. Fayton şarkısı da nedense birden geldi yıllar sonra aklıma ve şurasına hala takılıyorum : "Biz ne zaman büyüdük, en son ne zaman"... İşte o güzel şarkı, hala büyümeyenlere :) Biz faytona ne zaman bindik, en son ne zaman Şapkası sünnet gözleri cennet hocam, o zaman Biz sinemaya ne zaman gittik en son, ne zaman Elimizde yastık cebimizde fıstık hocam, o zaman Biz bu denize ne zaman girdik, en son ne zaman Martıların kanadına bindik hocam, o

Ankara'da Hacı Olmak

Ankara'da pek kimsemiz yok. Akrabalar hep başka şehirlerde. Eşimle ikimiz de burada da okumadık üniversiteyi, bu yüzden okul arkadaşımız da pek yok. Bir kaç yakın aile dostumuz var, onlarla görüşüyoruz. Aileyle aynı şehirde olmamanın avantajı da var dezavantajı da ama galiba çocuk olduktan sonra dezavantaj kısmı daha ağır basıyor.

Kerem 1 Yaşında

Resim
Evet sevgili bloğum, Kerem artık tam 1 yaşında. 

Kumaş Mama Sandalyesi

Resim
Ne zamandır yazmak istiyorum, ama bir türlü fotoğraf yükleme işini yapmadığım için yazamadım. Hanımlar beyler, işte asrın mucizesi -en azından ben ve benim gibi anneler için- : Kumaş mama sandalyesi !

Kerem'in İlk Adımları

Ve Kerem yürüme yolunda - biraz da teşvikle- ilk adımlarını atar :)

Demir alıyoruz bu limandan

Artık demir almak zamanı gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan... Evet artık demir almak zamanı geldi. Ama bu hayattan değil, bu evden. Ve bizim gemi meçhule gitmiyor. Güzide başkentimiz Ankara'nın yine şirin bir semtine gidiyor, Bağlıca'ya :)

İcatlar ihtiyaçtan doğar

Benim durumuma uyarlarsak bu lafı "çözümler zorunluluktan doğar" diye değiştirebiliriz. Çünkü içinde bulunduğum kötü şartlardan dolayı değiştirdiğim yöntemler güzel çözümler getirdi.

Kerem 10 aylık

Onuncu ay doldu, onbirinci aydan da 10 gün aldık bile. Bebekler doğumdan itibaren sürekli büyüyüp değişiyorlar. Ama anladım ki onuncu aydan sonra artık o yenidoğan bebek hareketlerinden tamamen sıyrılıp küçük çocuk havasına bürünüyorlar.

Ailecek Bakıma Girdik!

Saçlarımın erken beyazlaması anne ve babamın bana miras. İlerki yaşlarda beyaz-ya da gri- saçla dolaşmak yapılabilir gibi gelse de daha çok erken. O yüzden saç boyatmak kaçınılmaz oluyor. Üniversite yıllarımda- zamanlar fazla mı sıkılıyor kabına sığamıyor insan ne- saçlarımı şekilde şekle renkten renge sokuyordum. Kızıl, gölge, balyaj, bilimum saç kesimleri hepsini denedim. Ama belli bir yaştan sonra kendi saç rengim gözüme hoş görünmeye başladı. Uzun bir süreden beri de kendi renginde devam ediyordum boyamaya.

Oyuncu Kerem

Çocuğumun ileride ne iş yapacağını düşünürüm bazen. Doktor ya da mühendis olsun demedim hiç. Sadece şunu dedim kendi kendime; yapmaktan keyif aldığı şey olsun işi. Yani şanslı insanlar vardır ya hobilerinden para da kazanırlar. Sanırım bir şeyi ne kadar çok severek ve zevk alarak yaparsanız zaten eninde sonunda para da kazanırsınız.

Artık Bir "Gönüllü Kök Hücre Donörü"yüm !

21.02.2012 tarihinde gönüllü kök hücre donörü oldum. Kök hücre donörü ne demektir şu linkten detaylarını görebilirsiniz www.kokhucrebagisla.com Olaylar şöyle gelişti :

Çalışan Anne Olmak

Sanıyorum çalışmaya çalışan anne olmak çok daha doğru bir başlık olurdu. Çünkü bir kadın hele de bir anne olarak iş dünyasında hayatta kalabilmek-hem de sapasağlam olabilmek- için mütemadiyen insanüstü bir çaba bir mücadele gerekiyor. Anne kişisinin fiziki açıdan sağlam olması kadar, psikolojik olarak da yıkılmadım ayaktayım diyebilecek kadar çelik gibi sinirlere de sahip olabilmesi zorunlu.

Kerem ve Annesinin Hikayesi-3. Ve Son Bölüm

Evet hikaye bundan sonra başlıyor. Doğumun kendiliğinden başlaması için kendimi vurdum dışarılara. Çıkrıkçılar Yokuşu, Kale, AVM (bunların hepsi bir günde tavaf edilmiştir)...Bu kadar zorlayınca bizim oğlan dayanamadı tabi :) Gece hafif ağrılarım oldu, ertesi sabah 9 gibi de ağrıyla uyanıp banyoya gittim. Ta taaam, suyum gelmişti. 

Cevizli Havuçlu Kek

Bu oldukça kolay, yağsız olduğu için hafif ve ölçüleri hatırlanabilir tarif, benim yegane sıklıkla yaptığım keke ait.

Muhallebi (1 yaşından önce)

500 ml Günlük Keçi Sütü 6 tatlı kaşığı pirinç unu

Ah Şu Büyüme Atakları

Kerem bazı günler fişek yutmuş gibi oraya buraya koşmaya, bağırıp çağırarak konuşmaya (daha doğrusu acayip sesler çıkarmaya) başlıyor. Uyumak nedir bilmiyor. Hiçbir şey sakinleştiremiyor. Haliyle tüm pilimizi bitiriyor bizim.

Kerem ve Annesinin Hikayesi-2.Bölüm

Nerede kalmıştık :) Normal doğuma kararlıydım evet.

Kerem 8 Aylık

Resim
Şöyle böyle derken 8.ayı doldurdu Kerem. Herşeyi o kadar hızlı gelişiyor ki, tam bir şeyi yaptı derken hop bir diğeri çıkıveriyor. Örneğin yılbaşının hemen ertesinde emekleme başladı. Tam bunun tadını çıkaralım derken, bir hafta içinde ayaklanma çalışmalarına geçti. Emeklemesini izlemeye fırsat kalmadan, o kendini oturur pozisyona çekiyor ve hemen ardından da bir yerlere tutunarak - ki bu genelde bizim ayaklarımız ve dizlerimiz oluyor :)- ayağa kalkmaya uğraşıyor.

Bir Üst Seviye (!)

Ve Kerem, uzun zamandır yaptığı çalışmalar sonucunda, çabalarının karşılığını alarak emeklemeye başlar :)

Yılın ilk karı

Bugün yani 2012 yılının ilk günü 3 saat aralıksız lapa lapa kar yağdı Ankara'da. Manzara çok güzeldi. Hele Kerem'in yağan kara hayret ve hayranlıkla bakışı görülmeye değerdi :)